FINAL TARGET VOCABULARY
ABANDON: terk etmek, bırakmak, ayrılmak
ABNORMAL: normal olmayan
ABSENCE: yokluk
ABSENT: yok
ABSOLUTE: mutlak, kesin
ABSTRACT: soyut
ACCESS: erişim, giriş
ACCIDENT: kaza
ACCIDENTAL: kazara
ACCOMMODATE: barındırmak, yer/alan sağlamak
ACCOMMODATION: barınak, kalacak yer
ACCOMPANY: eşlik etmek
ACCOUNT: hesap, anlatı
ACCUMULATE: birikmek, yığılmak
ACCURACY: doğruluk
ACCURATE: doğru
ACCUSE: suçlamak
ACCUSTOMED: alışık
ACHE: ağrı, ağrımak
ACHIEVE: başarmak
ACHIEVEMENT :başarı
ACKNOWLEDGE: (topluma, halka) duyurmak, bildirmek
ACKNOWLEDGMENT: açıklama, duyuru
ACQUIRE: elde etmek, kazanmak
ACQUISITION: elde etme, kazanma durumu
ADAPT: uyum sağlamak
ADAPTABLE: uyumlanabilir
ADDRESS: hitap etmek
ADEQUACY: yeterlilik, yeterli oluş
ADEQUATE: yeterli
ADJUST: uyum sağlamak, ayarlamak
ADJUSTMENT: uyum, ayarlama
ADMINISTRATE: yönetmek, uygulamak
ADMINISTRATION: yönetim, idare
ADMIRATION: hayranlık
ADMIRE: hayranlık duymak
ADMISSION : kabul
ADMIT : kabul etmek
ADOPT : evlat olmak, bir fikri/uygulamayı benimsemek
ADOPTION : evlat edinme, uygulama
ADVANCE : ilerlemek, gelişmek; gelişme
ADVANCED : ileri düzeyde, gelişmiş
ADVERTISE : reklam yapmak, tanıtmak
ADVERTISEMENT: reklam
ADVICE : tavsiye
ADVISE: tavsiye vermek
ADVISOR: danışman
ADVOCATE: bir fikri desteklemek, savunmak
AFFAIR : iş, uğraş, aktivite
AFFECT : etkilemek
AFFORD: (bir şeye) gücü (para ya da enerji) yetmek
AGRICULTURE: tarım
AID : yardım etmek, yardım
AIM : amaçlamak, amaç
ALIKE : benzer
ALIVE : canlı, sağ
ALLOCATE: bir iş için (zaman ya da para) ayırmak
ALOUD: yüksek sesli
ALTER: değiştirmek
ALTERNATIVE : seçenek
AMBIGUITY: belirsizlik
AMBIGUOUS: belirsiz, net olmayan
AMBITION : hırs
AMBITIOUS: hırslı
AMUSE: eğlenmek
AMUSING: eğlenceli
ANALYSIS: analiz
ANALYTICAL: analitik
ANALYZE: analiz etmek
ANGER : kızgınlık, öfke
ANNOY : kızdırmak, öfkelendirmek
ANNOYED: kızgın, öfkeli
ANNUAL: yıllık
ANTICIPATE: tahmin etmek
ANTICIPATION: tahmin
ANXIETY : kaygı
ANXIOUS: kaygılı
APART : ayrı, farklı
APOLOGIZE: özür dilemek
APOLOGY: özür
APPARENT: açık, aşikar
APPLAUD: alkışlamak
APPLAUSE: alkış
APPLICANT : başvuru sahibi
APPLY : başvurmak
APPOINT : (göreve) atamak, görevlendirmek
APPRECIATE: takdir etmek
APPROACH: yaklaşmak; yaklaşım
APPROPRIATE: uygun
APPROVAL: onay
APPROVE: onaylamak
APPROXIMATE: yaklaşık
AREA : alan, yüzey
ARISE: ortaya çıkmak
ARREST : tutuklamak
ARTIFICIAL: yapay
ASHAMED: utanç duyan
ASPECT: yön, açı
ASSEMBLE: birleştirmek, bir araya getirmek
ASSESS: ölçmek, değerlendirmek
ASSESSMENT: ölçme, değerlendirme
ASSIGN: (bir iş ya da görev) vermek
ASSIGNMENT: görev, ödev
ASSIST: yardım etmek
ASSOCIATE: birleştirmek, bağlantı/ilinti kurmak
ASSUME: varsaymak
ASSUMPTION: varsayım
ASSURE: garanti vermek
ASTONISH: şaşırtmak
ATTACH: eklemek, iliştirmek
ATTAIN: elde etmek, kazanmak
ATTEMPT : girişimde bulunmak; girişim
ATTEND : (bir aktiviteye) katılmak
ATTENTION: ilgi, dikkat
ATTITUDE: tutum
ATTRACT: çekmek (cazibeli ya da faydalı olduğundan)
ATTRACTIVE: çekici, cazip
ATTRIBUTE: (v) atfetmek, ilişkilendirmek; (n) özellik
AUDIENCE : seyirci, izleyici, (kitle)
AUTHOR : yazar
AUTHORITY: otorite
AVAILABLE: ulaşılabilir, mevcut, uygun
AVERAGE : ortalama
AVOID : kaçınmak, sakınmak
AWARE: farkında olma
AWARENESS: farkındalık
AWKWARD : tuhaf, tam açıklanamayan/adlandırılamaya
BALANCE: denge, dengelemek
BALANCED: dengeli
BARE: yalın, çıplak
BARELY: hemen hemen hiç
BARGAIN: pazarlık etmek; pazarlık
BASE: üs; temel
BASICALLY: temel olarak
BASIS: temel
BEAR: tahammül etmek; (in mind) akılda bulundurmak
BEAT : yenmek
BEAUTY : güzellik
BEG : yalvarmak; dilenmek
BEND : bükmek, eğilmek
BENEFICIAL:faydalı
BENEFIT: fayda
BIAS: taraf
BIASED: taraflı, objektif olmayan
BLAME : suçlamak (genel anlamda)
BLEED : kanamak
BLIND : kör, göremeyen
BLOOD : kan
BOAST: böbürlenmek, övünmek
BORDER : sınır, kıyı
BRANCH: branş, dal
BRAVE: cesur
BRAVERY: cesaret
BREATHE : nefes almak
BRIBE: rüşvet vermek
BRIBERY: rüşvet
BRIEF: kısa
BRIEFING: kısa bilgilendirme
BRIEFLY: kısaca
BROAD : geniş
BROADCAST: yayın yapmak (görsel-işitsel)
BURST : (alevlere-gözyaşlarına) boğulmak
BURY : gömmek
CALCULATE : hesaplamak
CALCULATION :hesap
CAPABILITY: yeterlilik
CAPABLE: yeterli; bir şeyi yapabilme kapasitesine sahip
CAPACITY: kapasite
CATEGORY: kategori
CAUTIOUS: dikkatli
CHALLENGE: zorluk; zorluk çıkarmak; zorlamak
CHANNEL : kanal; yol; kanalize etmek
CHARGE : yüklemek; ücret/masraf
CHARM : cazibe, çekicilik
CHARMING : çekici; cazibeli
CHART : grafik, tablo, çizelge
CHEAT : kopya çekmek; aldatmak; tezahürat
CHEERFUL : neşeli
CHEMICALS : kimyasallar
CIRCUMSTANCE: durum, koşul, şart
CITE: alıntı yapmak; aktarmak
CIVILIZATION:uygarlık,medeniyet
CIVILIZE: medenileşmek,uygarlaşmak
CLAIM: iddia etmek,iddia
CLARIFY: açıklamak, netlik getirmek
CLARITY:açıklık, netlik
CLASSIFICATI ON : sınıflandırma
CLASSIFY: sınıflandırmak
CLEAR: açık, net, anlaşılır
COHERENCE: tutarlılık, uyum
COHERENT: tutarlı, uyumlu
COINCIDE: (tesadüfen) aynı anda gerçekleşmek/olmak
COINCIDENCE: tesadüf
COLLAPSE: yıkılmak, çökmek
COLLEAGUE: meslektaş
COLLECT: toplamak, bir araya getirmek
COLONIZE: sömürgeleştirmek
COLONY: sömürge
COMBINATION: kombinasyon, birleşme
COMBINE: birleştirmek
COMMAND: emir, emretmek
COMMENCE: başlamak
COMMENT: yorum yapmak, yorum
COMMERCE: ticaret
COMMERCIAL: ticari
COMMIT: (suç) işlemek, (kendini) adamak
COMMITMENT: söz, kendini adama
COMMUNICATE: iletişim kurmak
COMPANION: arkadaş
COMPATIBILITY: uyumluluk
COMPATIBLE: uyumlu
COMPENSATE: telafi etmek
COMPENSATION: telafi
COMPETE: rekabet etmek, yarışmak
COMPETITION: rekabet, yarış
COMPETITIVE: rekabetçi
COMPILE: derlemek, bir araya getirmek
COMPLAIN: şikayet etmek
COMPLAINT: şikayet, yakınma
COMPLETE: tamamlamak
COMPLETION: tamamlama
COMPLEX: karmaşık
COMPLICATE: karmaşıklaştırmak, zorlaştırmak
COMPONENT: bileşen
COMPOSE: bir araya getirmek
COMPREHENSIVE: kapsamlı, ayrıntılı
COMPRISE: (bir şeylerden) oluşmak
COMPUTE: hesaplamak
CONCENTRATE: odaklanmak, yoğunlaşmak
CONCEPT: kavram
CONCEPTUAL: kavramsal
CONCERN: kaygı, uğraş
CONCERNED :ilgili, kaygılı
CONCLUDE: sonuca varmak, konuyu bağlamak
CONCLUSIVE: nihai, sonuca bağlayıcı
CONDUCT: bir çalışmayı yapmak/yürütmek
CONFESS: itiraf etmek, günah çıkarmak
CONFESSION: itiraf, günah çıkarma
CONFINE: sınırlamak
CONFINED: sınırlı, kısıtlı
CONFIRM: doğrulamak
CONFIRMATION: doğrulama
CONFLICT: çatışma, uyuşmazlık
CONFORM: uymak, itaat etmek
CONFUSE: karıştırmak, yanıltmak
CONGRATULATE : tebrik etmek
CONNECT: bağlantı kurmak
CONQUER: fethetmek
CONSCIOUS: bilinçli
CONSENSUS: uzlaşma, fikir birliği
CONSEQUENCE: sonuç
CONSEQUENT: sonucu olarak, takip eden
CONSIDER: dikkate almak, göz önünde bulundurmak
CONSIDERABLE: epey, oldukça
CONSIST: -den oluşmak, içermek
CONSISTENT: tutarlı, istikrarlı
CONSTANT: sabit, mütemadiyen, değişmeyen
CONSTITUTE: teşkil etmek, -den oluşmak
CONSTRAIN: kısıtlamak, zorlamak
CONSTRAINT: sınırlama,kısıtlama
CONSTRUCT: inşa etmek, yapmak
CONSTRUCTION: inşaat, yapı, bina
CONSULT: danışmak
CONSUME: tüketmek
CONSUMER: tüketici
CONSUMPTION: tüketim
CONTACT: iletişim/bağlantı kurmak
CONTEMPORARY: çağdaş, aynı döneme ait
CONTENTED: hoşnut, memnun
CONTEXT: bağlam, sözün gelişi
CONTRADICT: çelişmek
CONTRARY: zıt, aksine
CONTRAST: zıtlık
CONTRIBUTE: katkıda bulunmak; desteklemek
CONTRIBUTION: katkı, destek
CONTROVERSIAL: itilaflı, tartışmalı (konu vb)
CONTROVERSY: tartışma, itilaf, anlaşmazlık
CONVENIENT: elverişli, uygun
CONVERT: dönüştürmek, çevirmek (katıyı sıvıya vb)
CONVINCE: ikna etmek
CONVINCED: ikna olmuş, inanmış
CONVINCING: ikna edici
COOPERATE: işbirliği yapmak
COOPERATION: işbirliği
COOPERATIVE: işbirlikçi
COORDINATE: koordine etmek; düzenlemek
COPPER : bakır
CORNER : köşe
CORPORATE: tüzel, toplu, birleşmiş
CORRESPOND: haberleşmek; karşılığı olmak
COSTLY : pahalı
COUGH : öksürmek; öksürük
COURAGE: cesaret
COURAGEOUS: cesur; cesaretli
COWARD: korkak
CRASH: çarpmak; kaza (yapmak)
CRIME: suç
CRIMINAL: suçlu
CRITERION : kriter
CRITIC: eleştirmen; eleştirici
CRITICAL: eleştirel
CROP : mahsul, ürün, tahıl; kırpmak
CRUCIAL: önemli
CRUEL: zalim
CRUELTY: zulüm; gaddarlık, acımasızlık
CULTURAL : kültürel
CURABLE: tedavi edilebilir
CURE : tedavi etmek; iyileştirmek
CURIOSITY: merak
CURIOUS: meraklı
CURRENCY : döviz; para; geçerlilik; yaygınlık
CURSE: lanet (etmek); küfür; beddua
CUSTOMARY : geleneksel; alışılmış
CUSTOMS : gümrük; gelenekler
CYCLE: döngü
DARE: cüret etmek; cesaret etmek
DATA: veri
DEAF : işitme engelli; sağır
DEAFNESS : sağırlık
DEAL : anlaşma, pazarlık, alışveriş; ilgilenmek
DEBATABLE : tartışılabilir; tartışmaya açık
DEBATE : tartışma; müzakere
DEBT : borç
DECADE : on yıllık zaman dilimi; on yıl
DECAY: çürümek, bozulmak (diş, bina vb)
DECEIVE: yalan söylemek; aldatmak; kandırmak
DECEPTION : aldatma; hile
DECLARATION : bildiri; açıklama
DECLARE : bildirmek; açıklamak; beyan etmek
DECLINE: azalmak; düşmek (seviye olarak); reddetmek
DECREASE : azal(t)mak
DEDUCE: anlamak; sonuç çıkarmak
DEEP : derin
DEEPEN: derinleş(tir)mek
DEFEAT : yenmek; yenilgi
DEFENCE : savunma
DEFEND : savunmak; müdafaa etmek; korumak
DEFINABLE : tanımlanabilir
DEFINE: tanımlamak
DEFINITE: kesin; belirli
DELAY: ertelemek; geciktirmek
DELICATE: hassas; narin; kırılgan
DELIGHT: zevk, keyif
DEMAND : talep etmek; talep
DEMONSTRATE : göstermek; açıklamak
DENY: inkar etmek
DEPRESS: bastırmak; moralini bozmak
DEPRESSION: depresyon; bunalım
DEPTH : derinlik
DERIVE: türetmek;(bir şeyden) çıkarmak
DESCEND: alçalmak; soyundan gelmek
DESCRIBE : tasvir etmek; betimlemek
DESERVE: hak etmek
DESIGN : dizayn etmek; tasarlamak; tasarım
DESIRE: istemek; arzulamak; istek
DESTROY : yıkmak; imha etmek
DESTRUCTION : yıkım, imha; tahrip
DETECT: belirlemek; tespit etmek; ortaya çıkarmak
DETERMINE: belirlemek; saptamak
DETERMINED: belirli; kararlı
DEVIATE: sapmak, ayrılmak; yoldan çıkmak
DEVICE: araç; makine
DEVOTE: adamak, ayırmak (zamanını, kendini vb)
DIFFER : farklılık göstermek
DIG : kazmak; deşmek
DIMENSION: boyut, yön
DISAPPOINT: hayal kırıklığına uğratmak
DISAPPOINTING: hayal kırıklığına uğratıcı
DISAPPOINTMENT: hayal kırıklığı
DISCIPLINE: terbiye etmek, disiplin sağlamak
DISCONTENT: hoşnutsuzluk
DISCRIMINATE: ayrımcılık yapmak
DISMISS: -dan atmak (görev, okul)
DISPLAY: sergilemek, göstermek
DISPOSE: yerleştirmek, atmak
DISRESPECT: saygısızlık
DISTANCE: mesafe, uzaklık
DISTANT: uzak
DISTINCT: ayrı, farklı
DISTINCTION: fark, üstünlük
DISTINGUISH: ayırt etmek
DISTORT: bozmak
DISTRIBUTE: dağıtmak
DISTURB: rahatsız etmek, zarar vermek
DIVE: dalmak
DIVERSE: çeşitli
DIVIDE: bölmek, ayırmak
DOMESTIC:evcil, iç, yerel
DOMINATE: baskın olmak, hakimiyet kurmak
DOUBLE: iki katına çıkmak
DOUBT: kuşku duymak
DOUBTFUL: kuşkulu
DRAG: sürüklemek, çekmek
DRAMA: dram, oyun
DRAMATIC:önemli ölçüde
DROWN: boğulmak
DULL: sıkıcı, keyifsiz, bunaltıcı
DURATION: süre
DUTY: görev, sorumluluk
DYNAMIC: dinamik, değişken
EAGER: hevesli, istekli
EASE: kolaylık
EASY: kolay
ECONOMY: ekonomi, tasarruf
EDGE: uç, kenar
EDIT: yazmak, yazı düzeltmek
EDUCATE: eğitmek
EFFECT: etki
EFFECTIVE: etkili
EFFICIENT: etkili, işe yarar
ELDER: yaşça büyük
ELDERLY: yaşça büyük kimseler
ELEMENT: öğe
ELIMINATE: elemek, ortadan kaldırmak
EMERGE: ortaya çıkmak
EMPHASISE: vurgulamak
EMPLOY: işe almak
EMPLOYED: işe alınmış
EMPLOYEE: çalışan
EMPLOYER: iş veren
EMPLOYMENT: işe alma
ENABLE: imkan/olanak sağlamak
ENCLOSE: kapsamak, içine almak/koymak
ENCOUNTER: karşılaşmak, yüz yüze gelmek
ENCOURAGE: teşvik etmek, cesaretlendirmek
ENCOURAGING: teşvik edici
ENERGETIC: enerjik, canlı
ENFORCE: yerine getirmek, yürürlüğe koymak
ENGINE: motor
ENHANCE: güçlendirmek, geliştirmek
ENORMOUS: çok büyük
ENQUIRE: soruşturmak, araştırmak
ENSURE: garantilemek, emin olmak
ENTER: -e girmek
ENTERTAIN: eğlenmek
ENTIRE: bütün
ENVIOUS: kıskanç
ENVIRONMENT: çevre
ENVY: kıskanmak
EQUAL: eşit
EQUALITY: eşitlik
EQUIP: araçla/yetenekle donatmak
EQUIPMENT: alet, donanım
EQUIVALENT: eşit
ERODE: aşınmak, (toprak kayması gibi)
EROSION: erozyon, toprak kayması
ERROR: hata
ESSENTIAL: önemli
ESTABLISH: kurmak
ESTIMATE: hesaplamak, tahmin etmek
ETHIC: etik, ahlak
ETHICAL: etik, ahlaki
ETHNIC: etnik, ırksal
ETHNICITY: etnik
EVALUATE: değerlendirmek
EVENTUAL: nihai, sonunda
EVIDENCE: kanıt, bulgu
EVIDENT: belirgin, aşikar, apaçık
EVOLUTION: evrim
EVOLUTIONARY: evrimsel, gelişimle ilgili
EVOLVE: evrim geçirmek; geliş(tir)mek
EXAMINATION: muayene; inceleme; sınav
EXAMINE : incelemek; muayene etmek, sınamak
EXCEED: (limiti) aşmak
EXCELLENT : harika, mükemmel
EXCESSIVE: aşırı miktarda
EXCLUDE: hariç bırakmak; dışında tutmak
EXHIBIT : göstermek, sergilemek
EXIST : var olmak
EXISTENCE: varoluş
EXPAND: yayılmak, genişlemek
EXPANSION: yayılma, genişleme
EXPECT: beklemek, ummak
EXPECTATION : beklenti
EXPENSE : maliyet, masraf
EXPERIMENT : deney; deney yapmak
EXPERT:uzman
EXPLAIN: açıklamak
EXPLICIT: açık, belirgin, dolaysız/direkt
EXPLODE: patlamak (bomba vb)
EXPLOIT: sömürmek; kullanmak (pozitif de olabilir)
EXPLORE : araştırmak, keşfetmek
EXPORT: ihracat yapmak; ihracat
EXPOSE: maruz bırakmak (ışığa vb)
EXPOSURE: maruz kalma
EXTEND: genişletmek, uzatmak
EXTENSION: genişletme, uzatma, uzantı
EXTENSIVE: kapsamlı, geniş
EXTENT:derece, kapsam
EXTERNAL:dıştan gelen (motivasyon vb)
EXTRACT:çıkarmak, almak
EXTRAORDINARY:sıra dışı
EXTREME :aşırı miktarda (uç)
FACE : karşı karşıya gelmek; yüzleşmek
FACILITATE:kolaylaştırmak, olanak tanımak; geliştirmek
FACILITY: tesis
FACT : gerçek
FACTOR: faktör; etken
FADE : solmak; gözden kaybolmak
FAINT: bayılmak; solgun, baygın
FAIR : adil; açık tenli
FAIRLY : epey; oldukça
FAITH : inanç, güven
FAITHFUL : sadık
FAMILIAR : tanıdık, bildik, aşina
FAMILIARITY: aşinalık, yakınlık
FATE: kader; akıbet
FAULT: hata
FAULTY: kusurlu, hatalı
FAVOUR : iyilik; desteklemek
FEAR : korkmak; korku
FEATURE: özellik
FEE : ücret
FEVER : ateş (hastalık vb)
FIERCE : sert, ateşli, kızgın
FILE : dosya(lamak)
FINAL : son
FINANCE: mali durum; finanse etmek, para sağlamak
FINANCIAL: mali
FINITE: sınırlı, sonu olan
FIRM : (n) firma, şirket; (adj): sağlam, sert
FIRMLY : sıkıca, kesin olarak
FLAME : alev; alevlenmek
FLEXIBILITY: esneklik
FLEXIBLE:esnek
FLOAT: yüzmek, batmamak
FLOOD: sel, su baskını
FLOW : akmak (nehir su vb)
FLUCTUATE: dalgalanmak; inip çıkmak, düzensiz hareket etmek (enflasyon değerleri vb de olur)
FOCUS: odak; odaklanmak
FOLD: katlamak
FOND: (adj) hoşlanma; sevme
FOOL : aptal; kandırmak
FORBID: yasaklamak
FORCE : zorlamak; güç
FORGIVE : affetmek
FORMAT: şekil, format vermek; şekil
FORMER: önceki
FORTUNATE: şanslı, uğurlu
FORTUNATELY : iyi ki
FORTUNE : servet
FOUNDATION: temel; vakıf; kuruluş
FRAMEWORK: iskelet; yapı; sistem
FREEZE : don(dur)mak
FREQUENCY: sıklık; oluş sıklığı, frekans
FREQUENT: sık
FUNCTION : fonksiyon, işlev
FUND: fon, para kaynağı; para sağlamak
FUNDAMENTAL: temel, başlıca, ana
FUR : kürk; post
GAIN : elde etmek, kazanmak
GATHER: toplamak, toplanmak
GENDER: cinsiyet
GENERAL: genel
GENERALIZE: genellemek
GENERATE: üretmek, yaymak, meydana getirmek
GENEROSITY : cömertlik
GENEROUS : cömert
GIFT : hediye
GIFTED : yetenekli, ileri zekalı
GLOBAL: küresel
GLOBE: dünya; küre
GLORIOUS: muzaffer, şanlı, muhteşem
GLORY: zafer
GOAL : hedef; amaç
GOVERN: yönetmek
GOVERNMENT: hükümet, devlet
GRADUALLY : aşamalı olarak, git gide
GRAVE: (n)mezar; (adj): kötü, kasvetli, ciddi
GREED: açgözlülük; hırs
GUARANTEE : garanti etmek, söz vermek
GUIDELINE: ilke; izlenecek kurallar
GUILT : suç
HANDLE: üstesinden gelmek, çözmek
HANG : asmak; sarkıtmak
HARD : sıkı, zor
HARDEN: sağlamlaştırmak; katılaştırmak
HARVEST: hasat; (hasat) toplamak; biçmek
HEAD : yönetmek; bir yöne doğru gitmek, yönelmek
HESITATE: kararsız kalmak, tereddüt etmek
HIDE : saklamak
HIERARCHY: hiyerarşi
HIGHLIGHT: vurgulamak; altını çizmek
HINDER: engellemek; alıkoymak
HOLY: kutsal
HONOUR: şeref, onur; onurlandırmak
HORIZON: ufuk
HOST: ev sahibi; ağırlamak
HUMBLE: mütevazi, alçakgönüllü
HYPOTHESIS: hipotez; kuram, varsayım
IDEAL: ideal; kusursuz; amaç, ülkü
IDENTICAL: aynı, özdeş
IDENTIFY: belirlemek; tanımak; kimliğini saptamak
IDENTITY: kimlik
IDEOLOGY: ideoloji, düşünce tarzı
IDLE: boş, başıboş, işlemeyen; boş durmak
IGNORANCE: cehalet; habersiz olma; ilgilenmeme
IGNORE: göz ardı etmek;ihmal etmek
ILLEGAL : yasa dışı
ILLUSTRATE: örneklemek
IMAGE: resim, görüntü
IMAGINE : hayal etmek
IMITATE: taklit etmek
IMMEDIATE: hemen, acil
IMMENSE: çok miktarda
IMMIGRANT :göçmen
IMMIGRATE : göç etmek
IMPACT : etki, darbe; etkilemek
IMPLEMENT: uygulamak
IMPLICATION: ima etme, dolaylı anlatma
IMPLICIT: üstü kapalı, ima edilen; dolaylı anlatılan
IMPLY: ima etmek
IMPOSE: empoze etmek; zorla kabul ettirmeye çalışmak
IMPROPER : uygunsuz
IMPROVE : geliş(tir)mek
INCIDENCE: oluş
INCIDENT: olay, durum
INCLUDE: içermek
INCOME : gelir (para)
INCOMPLETE : eksik; tam olmayan
INCORPORATE: birleştirmek, dahil etmek
INCREASE : artmak, yüksel(t)mek
INCURABLE : tedavi edilemez
INDEFINITE : sonsuz, belirsiz
INDICATE: göstermek; belirtmek
INDIVIDUAL: birey; bireysel
INEFFECTIVE : verimsiz
INEFFICIENT: verimsiz, elverişsiz, kullanışsız
INEQUALITY : eşitsizlik
INEVITABLE: kaçınılmaz
INFER: çıkarımda bulunmak
INFLUENCE: etki/lemek
INFLUENTIAL: etkili
INFORM : bilgilendirmek
INFRASTRUCTURE: altyapı
INHERENT: doğal, doğasında olan; doğuştan olan
INITIAL: başlangıç, ilk
INITIALLY: başlangıçta
INITIATE: başlatmak, öncü olmak
INJURE : yaralamak
INJURY : yara, hasar
INNOVATE: yenilik yapmak
INNOVATION: yenilik
INPUT: veri, girdi
INQUIRE : soruşturmak, araştırmak
INQUIRY : soruşturma, araştırma
INSERT: eklemek; sokmak
INSIGHT: sezme, öngörü
INSPECT: denetlemek; teftiş etmek
INSTANCE : durum, örnek (For instance)
INSTANT: hemen, anında
INSTITUTE: enstitü; kurum-kuruluş; kurmak (=establish)
INSTITUTION: kurum, tesis, enstitü
INSTRUCT: bilgilendirmek; öğretmek; talimat vermek
INSTRUMENT: enstrüman, alet, çalgı, araç
INSULT: hakaret etmek
INSURANCE: sigorta; sigortalama
INTEGRATE: entegre etmek, birleştirmek
INTEND: niyet etmek, istemek
INTENSE: yoğun
INTENTIONAL: kasıtlı, maksatlı, amaçlı
INTERACT: etkileşime girmek
INTERFERE: müdahale etmek, araya girmek
INTERNAL: iç (içten gelen; örn. Motivasyon)
INTERPRET: yorumlamak; çeviri yapmak
INTERRUPT : kesmek, bölmek (konuşmayı vb)
INTERVAL: ara
INTERVENE: müdahale etmek, araya girmek
INVALUABLE : paha biçilmez, çok değerli
INVEST : yatırım yapmak
INVESTIGATE : araştırmak, soruşturmak
INVOLVE: içermek, kapsamak
IRRELEVANT : ilgisiz; alakasız
IRREPLACEABLE : yerine bir şey konulamayan
IRRESPONSIBLE : sorumsuz
ISOLATE: izole etmek, ayırmak
ISSUE: konu
ITEM : ürün; madde; parça
JEWELLERY : mücevher
JOINT: birlikte; eklem
JOY : eğlence, neşe
JUDGE: yargılamak
JUDGEMENT: yargı
JUDGEMENTAL: yargılayıcı, eleştirel
JUSTICE: adalet
JUSTIFY: gerekçelendirmek
LABEL : etiketlemek; etiket
LABOUR : iş, emek
LACK : yokluk/eksiklik
LEGAL : yasal
LENGTH: uzunluk
LENGTHEN: uzatmak
LENGTHY: uzun
LESS: daha az
LESSEN: azaltmak
LIBERAL: özgür, serbest
LIBERATE: özgürleştirmek, serbest bırakmak
LICENCE: lisans; ruhsat, yetki
LINK: bağlantı
LIQUID: sıvı
LITERARY : edebi
LITERATURE : edebiyat
LOAD : yüklemek; yük
LOAN : (para) borç, kredi vermek; kredi-borç
LOCATE : yerleştirmek
LOCATION: yer, konum
LOCK : kilit/lemek
LOGIC: mantık
LOGICAL: mantıklı
LOSS : kayıp; yokluk
LOYAL: sadık
MAINTAIN: mevcut durumu korumak, sürdürmek
MAJOR: büyük
MANIPULATE: kontrol etmek; yönetmeye çalışmak
MANNER: davranış, tutum, tarz
MANUAL: elle yapılan
MANUFACTURE: üretmek
MASS: kitle; kütle
MASTER: uzman
MASTERY: uzmanlık
MATURATION: olgunlaşma
MATURE: olgun
MATURITY: olgunluk
MEASURE : ölçmek; önlem
MEDIATE: aracılık etmek; vasıta olmak
MEDICAL: tıbbi
MEDICINE : ilaç
MELT : erimek
MEMORISE: ezberlemek
MEMORY : hafıza; anı
MEND : tamir etmek; onarmak
MENTAL: zihinsel; akılla ilgili
MERCHANT: tüccar
MERE: sadece (only)
MIGRATE: göç etmek
MIGRATION : göç
MILD: orta düzeyde
MILITARY: askeri
MINIMAL: az miktarda
MINISTER: bakan
MINISTRY : bakanlık
MINOR: küçük
MISERABLE: üzüntülü
MISTAKE : hata
MIX : karıştırmak
MIXTURE : karışım
MODERATE: orta düzeyde; ılımlı; başkanlık etmek
MODERN: modern
MODEST: mütevazi
MODIFY: değiştirmek
MONITOR : görüntülemek
MORAL: ahlaki
MOTION: hareket
MOTIVATE: motive etmek
MOTIVE: motif; amaç
MUD : çamur
MUDDY : çamurlu
MULTIPLE: çoklu; birçok
MULTIPLY: (matematik) çarpmak; çoğalmak
MURDER : cinayet
MURDERER : katil
MUTUAL: karşılıklı (anlaşma vb)
MYSTERIOUS : gizemli
MYSTERY : gizem; açıklanamayan şey
NATIVE: yerli kişi kültür vb; yerel/ana dil vb
NECESSITATE: gerektirmek
NECESSITY: gereklilik
NEGLECT: ihmal etmek, göz ardı etmek
NEST : yuva, yuvalanmak
NETWORK: ağ, şebeke
NOBLE: asil
NONSENSE: saçma
NORM: ilke; kural; değer
NORMAL: normal, olağan
NOTION : inanç, fikir
NUMEROUS : sayısız, çok
OBEDIENCE: boyun eğme
OBEDIENT: boyun eğen
OBEY: (kurala vb) uymak
OBJECTIVE: tarafsız; hedef
OBSERVE : gözlemlemek
OBTAIN: almak, elde etmek
OBVIOUS : açık, aşikar, görünen
OCCASION : durum, olay
OCCASIONALLY : zaman zaman
OCCUPATION: uğraş, meşgale, meslek
OCCUPY: yer tutmak, işgal etmek
OCCUR: olmak, meydana gelmek
OCCURRENCE: olay
ODD: tuhaf, garip; tek (sayı)
OFFENCE: suç
OFFEND: gücendirmek; mağdur etmek; zarar vermek
OFFICIAL : resmi
OMISSION: atma, (listeden vb) çıkarma
OMIT: (bir maddeyi vb ) atmak;
ONGOING: devam eden
OPERATE : çalıştırmak; çalışmak; işlemek
OPPONENT: karşıt görüşteki kişi
OPPOSE: karşı çıkmak (fikir vb)
OPTION: seçenek
OPTIONAL: seçeneğe bağlı
ORDINARY : sıradan
ORIENTATION : oryantasyon, uyum
ORIGIN: kaynak; öz; köken
ORIGINATE: (bir şeyden) kaynaklanmak
ORNAMENT: süs
OUTCOME : sonuç
OUTPUT: çıktı; sonuç
OVERALL: genel; kapsamlı
OVERCOME : (bir sorunu) aşmak; yenmek
OVERLAP : örtüşmek; çakışmak
OVERSEAS: denizaşırı; yurtdışı
PAIN : acı, ağrı, sancı
PARENT: ebeveyn
PARENTAL: ebeveynle ilgili
PART : kısım, parça
PARTIAL: kısmen
PARTICIPATE: (bir aktiviteye) katılmak
PARTNERSHIP : ortaklık
PASSAGE : metin; geçit
PATH: yol, patika
PATIENCE : sabır
PATIENT : sabırlı; hasta
PATRIOTIC: vatansever
PATTERN : desen, şekil, düzen, bir şeydeki mantık
PECULIAR : kendine has; özgün
PERCEIVE: algılamak
PERCENTAGE : yüzde
PERCEPTION: algı
PERFORM: yerine getirmek, yapmak, uygulamak
PERFORMANCE: performans
PERMANENT: kalıcı
PERMISSION : izin
PERMIT : izin vermek
PERSIST: ısrarla sürdürmek
PERSPECTIVE: perspektif, bakış açısı
PERSUADE: ikna etmek
PERSUASIVE:ikna edici
PHASE: faz, aşama
PHENOMENON: olay
PHILOSOPHER: filozof
PHILOSOPHICAL: felsefi
PHYSICAL: fiziksel
PILE: yığın; üst üste yığmak
PITY : acımak
PLAIN: düz, sade
PLEASANT : hoşnut
PLEASE : memnun etmek
PLEASURE : memnuniyet
PLENTY : çok
PLUS: ek; artı
POINT : nokta, fikir
POISON : zehir
POISONOUS : zehirli
POLICY: politika, izlenecek yok
POLITICAL : politik
POLITICIAN : politikacı
POLITICS : politika
POOR : fakir
POPULAR : popüler, tanınan
POPULARITY : popülerlik; tanınma
PORTION: pay (porsiyon)
POSITION : konum, yer
POSSESS: sahip olmak
POSSESSION: sahip olma, mal-mülk-eşya
POSTPONE: ertelemek
POTENTIAL: potansiyel
POVERTY : yoksulluk
PRAISE: övmek; özgü
PRAY : dua etmek
PRECEDE: (bir şeyden) önce olmak/gelmek
PRECIOUS: değerli
PRECISE: tam, eksiksiz
PREDICT: tahmin etmek
PREFER : tercih etmek
PREJUDICE: ön yargı
PRESERVE: korumak
PRESSURE : baskı, basınç
PRESUME: varsaymak
PRETEND : ..gibi davranmak
PREVENT : önlemek
PREVIOUS : önceki
PRIDE: gurur
PRIEST: rahip, papaz
PRIMARY: ilk, ana, öncelikli
PRINCIPAL: temel, başlıca; okul müdürü
PRINCIPLE: prensip, kural, ilke
PRINCIPLED: ilkeli
PRIORITISE: öncelik sırasına koymak
PRIORITY: önceli
PROBABLY: olasılıkla, muhtemelen
PROCEDURE: işlem, uygulama
PROCEED: ilerlemek
PROCESS: işlem, süreç
PRODUCE : üretmek
PRODUCT : ürün
PRODUCTION : üretim
PRODUCTIVE : verimli
PRODUCTIVITY: verimlilik
PROFIT : kar
PROFITABLE : karlı
PROGRESS : ilerlemek; ilerleme
PROHIBIT: yasaklamak
PROMOTE: terfi ettirmek; reklamını yapmak
PROMPT: hemen; ileti
PROOF : kanıt, bulgu
PROPER : uygun
PROPERTY : mülk, mal
PROPORTION: oran
PROPOSAL: teklif, öneri (proje vb)
PROPOSE: teklif etmek, önermek
PROSPECT: gelecekteki, olası
PROVE: ispat etmek
PUBLICATION: yayın
PUBLISH: yayınlamak
PUNCTUAL : dakik
PUNISH: cezalandırmak
PUNISHMENT: ceza
PURCHASE: satın almak
PURE: saf, temiz
PURSUE: (bir kariyeri) izlemek
PURSUIT: izlenen yol, arayış
PUZZLE: bulmaca
QUALIFICATION: özellik, nitelik
QUALIFY: bir niteliğe sahip olmak
QUOTE: birinin sözünden alıntı yapmak
RADICAL: köklü (değişiklik gibi)
RAISE: kaldırmak, yükseltmek, çocuk yetiştirmek
RANDOM: rastgele
RANGE: bir değer aralığı, sıralamak
RANK: seviye, sıra, rütbe
RAPID: hızlı
RARE: nadir, az görülen
RATIO: oran
RATIONAL: mantıklı, makul
RAW: ham, işlenmemiş
REACT: tepki vermek, reaksiyona girmek
REAL: gerçek
REALISE: fark etmek, gerçekleştirmek
REALISTIC: gerçekçi
REALITY: gerçeklik
REASON: sebep
REASONABLE: makul, mantıklı
RECOGNISE: fark etmek, tanımak
RECOGNITION: fark etme, tanıma
RECOMMEND: tavsiye etmek
RECOMMENDATION: tavsiye
RECOVERY: iyileşme, düzelme
REDUCE: azaltmak
REDUCTION: azaltma düşüş
REFLECT: yansıtmak, bir konuyu derinlemesine düşünmek
REFRESH: yenilemek, tazelemek
REFUSAL: ret, geri çevirme
REFUSE: geri çevirmek, reddetmek
REGARD: dikkate almak, (olarak) görmek
REGARDLESS: dikkate almaksızın
REGIME: rejim, idare, sistem, perhiz
REGION: bölge
REGIONAL: bölgesel
REGISTER: kayır olmak
REGISTRATION: kayıt
REGRET: pişmanlık duymak
REGRETFUL: pişman bir şekilde
REGULATE: düzenlemek, ayarlamak
REGULATION: düzenleme, kural
REINFORCE: pekiştirmek, güçlendirmek
REJECT: reddetmek, karşı çıkmak
RELAX: rahatlamak
RELEASE: serbest bırakmak, açığa çıkmak
RELEVANCE: alaka, ilgi
RELEVANT: ilgili, alakalı
RELIABLE: güvenilir
RELIEF: rahatlama
RELIEVE: rahatlamak, (acı, sıkıntı) azaltmak
RELUCTANT: isteksiz, hevessiz, gönülsüz
RELY: güvenmek, dayanmak
REMAIN: (geriye) kalmak
REMAINDER: kalan
REMARK: yorum
REMARKABLE: kayda değer, önemli
REMEDY: deva, çare, tedavi
REMIND: hatırlatmak
REMINDER: hatırlatıcı
REMOVE: atmak, yok etmek
REPLACE: yerine koymak, değiştirmek
REPRESENT: temsil etmek
REPRODUCE: üremek
REPUTATION: ün, nam
REQUEST: rica etmek
REQUIRE: gerektirmek
REQUIREMENT: koşul, gereklilik
RESCUE : kurtarmak
RESERVATION: yer ayırtmak
RESIDENCE: kalacak yer
RESIDENT: bir yerde kalan/yaşayan kişi
RESIGN: istifa etmek
RESIGNATION: istifa
RESIST: karşı koymak, direnç göstermek
RESISTANCE: direnç
IRRESISTIBLE: karşı konulamaz
RESOLUTION: çözüm
RESOLVE: çözmek
RESOURCE: kaynak
RESPECT: saygı duymak
RESPECTABLE: saygın
RESPECTFUL: saygılı
RESPOND: yanıt vermek
RESPONSE: yanıt
RESPONSIBILITY: sorumluluk
RESPONSIBLE : sorumlu (kişi vb)
RESTORE : onarmak; yerine/eski haline koymak
RESTRAIN: kısıtlamak; sınırlamak
RESTRAINT: sınır, kısıtlama
RESTRICT: kısıtlamak
RESTRICTED: kısıtlı
RESTRICTION: kısıtlama
RETIRE : emekli olmak
RETIRED : emekli
RETIREMENT : emeklilik
REVEAL: ortaya çıkarmak
REVENGE: intikam almak; intikam
REVENUE: (devlet) gelir
REVERSE : tersi; aksi
REVIEW : gözden geçirmek
REVOLUTION: ihtilal, devrim
REVOLUTIONARY: ihtilal niteliğinde
RIGID: katı, değişmeyen
RISE : yükselmek
RISKY : riskli
RIVAL: rakip
ROB : soymak (banka vb)
ROBBERY: hırsızlık
ROPE : ip
ROT: çürümek
ROUGH : kaba, haşin; genel, yüzeysel
ROUTE : rota, yol
ROYAL : kraliyetle ilgili (royal wedding vb)
RUBBISH : çöp
RUDE : kaba
RUIN: yıkmak, mahvetmek; harab etmek
RUSH : acele etmek; koşturmak
SACRED : kutsal
SACRIFICE: fedakarlık etmek; feda etmek
SAKE: hatır, uğur
SAMPLE: örnek, numune
SAND : kum
SATISFY: tatmin/memnun etmek
SCARCE: az, kıt, seyrek
SCARCELY: çok az miktarda
SCARCITY: (bir şeyin) kıtlığı ya da azlığı
SCHEDULE: program
SCHEME: program; uygulama
SCREEN : ekran; görüntülemek
SECRET : gizli; sır
SECTION: bölüm, kısım
SECTOR: sektör, iş kolu
SECURE: güvenli
SECURITY: güvenlik
SEEK: aramak
SEIZE: ele geçirmek, elde etmek
SELECT: seçmek
SELF: kendi
SELFISH : bencil
SEPARATE : ayrı, farklı
SEQUENCE: sıra, düzen
SEQUENTIAL: sıralı
SETTLEMENT: yerleşke; yerleşme
SEVERE: ciddi derece kötü (önemli bir hastalık vb)
SHAKE : sallamak; tokalaşmak
SHAME: utanç
SHAMEFUL: utanç dolu
SHARP: keskin
SHARPEN: keskinleştirmek
SHELTER : barınak, sığınak, kalacak yer
SHIELD: kalkan; korumak
SHIFT: vardiya; değiştirmek
SHOOT : ateş etmek; vurmak; film çekmek
SHORTAGE: kıtlık; yokluk (su ya da yiyecek vb)
SHORTEN: kısaltmak
SIGNAL: sinyal vermek; göstermek; sinyal
SIGNIFICANCE: önem
SIGNIFICANT: önemli
SIGNIFY: göstermek, önem taşımak
SILENCE : sessizlik
SILENT : sessiz
SILK : ipek
SIMILAR : benzer
SIMILARITY : benzerlik
SIMULATE: canlandırmak; modellemek
SIMULATION: canlandırma
SINCERE : samimi, içten
SINCERITY : samimiyet
SITE : yer, alan, bölge
SKILL : yetenek, beceri
SLAVE: köle
SLAVERY: kölelik
SLIGHT : ince, az
SMOOTH : düzgün, pürüzsüz
SNAKE : yılan
SOIL : toprak
SOLID: katı (sıvı, gaz, katı vb)
SOLUTION : çözüm
SOLVE : çözmek
SORE : ağrılı (sore throat: ağrıyan boğaz)
SOUL: ruh
SOUR : ekşi
SPARE : yedek; ayırmak (para ayırmak vb)
SPECIFIC: özel, belirli
SPECIFY: açıkça belirtmek
SPILL : dökmek
SPIRIT: ruh
SPIRITUAL: manevi, ruhsal
SPLIT: bölmek, ayırmak
SPOIL : mahvetmek, bozmak
SPOT : nokta; fark etmek, görmek, anlamak
SPREAD : yayılmak
STABLE: sabit; düzenli
STAGE : aşama, sahne
STAIN: leke, kir
STATE :devlet, eyalet, durum
STATISTIC: istatistik
STATUS : durum, statü
STEADY: düzenli, istikrarlı
STEAL : çalmak (araba vb)
STEAM : buhar
STEEL : çelik
STEEP: dik (yamaçlar vb)
STEP : adım; basamak
STICK : bağlı kalmak; yapıştırmak
STIFF:sert, katı, hareket etmeyen
STIFFEN: kuvvetlendirmek; tutulmak
STIR: karıştırmak (hamur malzemelerini karıştırmak vb)
STRAIGHT: düz, doğru
STRAIGHTEN: düzleştirmek
STRAIGHTFORWARD: direkt, net
STRATEGY: strateji, yöntem
STRENGTH: güç
STRENGTHEN: güçlendirmek
STRETCH: esnetmek
STRICT: katı
STRIKE : çarpmak; grev yapmak
STRUCTURAL: yapısal
STRUCTURE : yapı
STRUGGLE: mücadele vermek
STUFF: madde, şey
STYLE: stil, tarz
SUBMIT: teslim etmek; teslim olmak
SUBSEQUENT: sonraki, müteakip
SUBSTANCE: madde, şey
SUBSTANTIAL: kayda değer (miktar vb)
SUBSTITUTE: yerine koymak; yedek
SUCCEED : başarmak
SUCCESS : başarı
SUFFER : acı/sıkıntı/hastalık çekmek
SUFFICIENT: yeterli
SUIT : uymak
SUITABLE : uygun
SUM : toplamak; toplam
SUMMARISE : özetlemek
SUMMARY : özet
SUPPLEMENT: destek; ek
SUPPLY: kaynak sağlamak, destek olmak
SUPPORT : desteklemek
SURFACE: yüzey
SURROUND: çevrelemek
SURVEY: anket; anket yapmak
SURVIVAL: hayatta kalma
SURVIVE: varlığını sürdürmek
SUSPECT: kuşku duymak; şüpheli kişi
SUSPEND: askıya almak, ara vermek
SUSPENSION: askıya alma, uzaklaştırma (okuldan)
SUSPICIOUS: şüpheli
SUSTAIN: sürdürmek (bir kaynağın varlığını, devamını)
SUSTAINABLE: sürdürülebilir
SWEAR : söz vermek; küfretmek
SWEAT : terlemek
SWORD : kılıç
SYMPATHY: sempati, sevgi
SYSTEMATIC: sistematik
TAPE: kaydetmek
TARGET : hedeflemek; hedef
TASK: görev, iş
TAX : vergi
TEAM: takım
TEAR : yırtmak; gözyaşı
TECHNICAL: teknik
TEMPER : huy
TEMPORARY: geçici
TEMPT: cezp etmek, özendirmek
TEMPTATION : cezbeden şey
TEND: niyet etmek, eğilim göstermek
TENDENCY : eğilim
TENSE: gergin
TENSION: tansiyon, gerginlik
TERMINAL : son, nihai
TERMINATE: bitirmek, sonlandırmak
THEMATIC: tematik
THEME: tema, içerik
THEORETICAL: teorik, henüz uygulaması olmayan
THEORY : teori, fikir
THESIS: tez, ortaya atılan fikir
THOROUGH: detaylı, derinlemesine
THREAT: tehdit
THREATEN: tehdit etmek
THREATENING: tehdit içeren
THUNDER : gök gürlemesi
TIDAL: gelgitle ilgili
TIDE: yükselme-alçalma (gelgitlerdeki anlamda)
TIGHT : sıkı, katı
TOOL : araç, alet
TOUGH: zor
TRACE: iz, kalıntı
TRACEABLE : izlenebilir, kökeni bulunabilir
TRADE : ticaret
TRADITIONAL: geleneksel
TRAIN : eğitmek
TRAINING : eğitim
TRANSFER : aktarmak
TRANSFORM: dönüştürmek
TRANSIT: geçit
TRANSMISSION : gönderme
TRANSMIT: göndermek (sinyal vb)
TRANSPORT : taşımak, ulaştırmak
TRANSPORTATION : ulaşım
TRAP : tuzak; hapsetmek
TREASURE: hazine
TREAT : tedavi etmek; davranmak
TREATMENT : tedavi; muamele/tutum
TREND : akım, gidişat
TRIAL : mahkeme (duruşma)
TRIBE : kabile
TRICK : oyun, şaşırtmaca (yapmak)
TRULY : gerçekten
TRUST : güven, güven duymak
TRUTH : gerçek
TUNE: ayarlamak, uyumlandırmak
TYPICAL : tipik, bilinen
ULTIMATE: nihai, en son olan
UNAVOIDABLE: kaçınılmaz
UNDEFEATED: yenilmeyen
UNDERGO: deneyimlemek, bir şeyi yaşamak
UNDERLIE: altında olmak, temelini oluşturmak
UNDERTAKE: (görev, sorumluluk) üstlenmek, yüklenmek
UNDOUBTEDLY: kuşkusuz
UNECONOMICAL: ekonomik/hesaplı olmayan
UNEDUCATED: eğitimsiz
UNEMPLOYED: işsiz
UNFAIR: adil olmayan
UNFAMILIAR: bilindik/tanıdık olmayan
UNFORTUNATE: talihsiz
UNFORTUNATELY: maalesef
UNIFY: birleşmek, bütünleşmek
UNION: birleşme, sendika
UNIQUE: eşsiz, benzersiz
UNITE: birleşmek, bütünleşmek
UNITY: birleşme, bütünlük, uyum
UNIVERSAL: evrensel
UNIVERSE: evren
UNLOAD: (yükü) boşaltmak
UNLOCK : (kilidi) açmak
UNPLEASANT: hoş olmayan
UNSUITABLE: uygun olmayan
UPRIGHT: dikey, doğru
URGE: sevk etmek, yönlendirmek, kışkırtmak
UTILITY: fayda, yararlılık
UTILIZE: kullanmak
VAIN: boşuna
VALID: geçerli
VALUE: değer
VARIABLE: değişken, çeşitlilik gösteren
VARIATION: bir şeyin türevi, varyasyon, çeşitleme
VARIETY: çeşitlilik
VARY: çeşitlilik göstermek
VEHICLE: araç
VICTORY: zafer
VIOLATE: ihlal etmek
VIOLENCE: şiddet
VIOLENT: şiddet içeren
VIRTUAL: sanal, gerçek olmayan
VISIBLE: gözle görülür
VISION: görüş, görme becerisi
VISUAL: görsel
VISUALIZE: gözünde canlandırmak
VOLUNTARY: gönüllü
VOLUNTEER: gönüllü olarak iş yapmak
VOYAGE: yolculuk, seyahat
WANDER: gezinmek, dolaşmak
WARM : ılıman, sıcak
WARMTH : sıcaklık, yakınlık (kişiler arası)
WASTE:israf etmek; atık
WASTEFUL : israflı
WEAK : zayıf, gelişmemiş
WEAKEN: zayıflatmak, güçsüzleştirmek
WEALTHY : zengin, varlıklı
WEAPON: silah
WELFARE: refah
WHEAT : buğday
WHISPER : fısıldamak
WIDESPREAD: yaygın
WILD : vahşi, ehlileştirilmemiş
WIPE : silmek (örn. Gözyaşını)
WIRE : tel, kablo; bağlamak
WISDOM : bilgelik
WISE: bilge, akıllı
WOOL : yün
WOOLLEN : yünden yapılma
WORSHIP: tapmak
WOUND: yaralamak, yara
WOUNDED: yaralı
WRECK: enkaz haline getirmek, parçalamak,bozmak, gemi enkazı gibi
YARD: avlu, bahçe (backyard: arka bahçe gibi)
YIELD: kazanç sağlamak, ürün/mahsul vermek
Comments (0)
You don't have permission to comment on this page.